Şener Şen’in Züğürt Ağa filmini seyrettiniz mi? Orada bir sahne var. Komik ama bizim için oldukça düşündürücü. Belki de özet aslında.
Malum sahnede, Züğürt Ağa’nın canına tak eder, kendini öldürmek ister, bıçağı karnına saplar!… Fakat bıçak yamulur. Şoke olur, “tü … bıçağına” “buranın bıçağı bile bozuktur” diye fırlatır.
İsmi “bıçak” idi ama kesmemişti, işte.
Bir şeye isim vermek onun özelliklerini yerine getirmesine yetmiyor. Ancak biz tüketiciler, ismine kanarak o işlevi gördüğünü düşünüyoruz.
Genel olarak algımız ya “bu neden pahalı ya, ucuzu var niye bunu alayım, aynı işi yapıyor” diyerek, isminden dolayı aynı işi yaptığını sandığımız şeye yöneliyor ya da “pahalı ise iyidir” şeklinde çalışıyor.
Bizce ikisi de sanki biraz eksik. Az emek – çok emek, titizlik, ham madde yoğunluğu… Fiyatı bunlar etkiliyor.
Bu blog yazısını yazanın geçenlerde yaşadığı da, Züğürt Ağa’daki bıçak örneğine benziyor:
Yazar, geçenlerde camına “Sütlü Nuriye bulunur” yazan bir kağıt yapıştırılmış olan bir baklavacı dükkanına girer. “Ancak tadı o kadar kötüydü, bayattı ve içinde öyle az malzeme vardı ki, sanırım ben Sütlü Nuriye değil, Sulu Nuri yedim” diye düşünür. İşin acı yanı hayatında daha önce Sütlü Nuriye yememiş olan birisi ilk Sütlü Nuriye deneyimini burada yaşasa idi, bu yediğini gerçek sütlü Nuriye zannederdi. Hayatı boyunca Sütlü Nuriye den uzak durabilirdi.
(Yazı aşağıda devam ediyor)
İkisinin de adı çanta. İkisi de birbirine benziyor.
İkisinin de adı telefon. İkisi de birbirine benziyor.
(Benzeri konuyu, agız tadına ve kültürüne güvendiğimiz insanlardan kahve konusunda duymuştuk. Türk kahvesinin kalite olarak düşük Rio Minas çekirdeklerinden yapıldığı konusunda bilgilendirmişlerdi. Ancak ağız tadımız ona alıştığından, daha kaliteli çekirdekle yapılmış olanlar bile alıştığımızdan farklı olduğundan kötü sanılıyor.*)
Bu yüzden tekrar vurgulamak istiyoruz. Bir şeyin tamlaması, onun işlevini yerine getirdiği anlamına gelmez. Kalitesi hakkında da bir bilgi vermez.
Marketlerdeki Meyve suyu yazan kutulara bakın. Hepsi meyve suyu yazar ancak kimindeki oran 60% kiminde ise 1% dir. (Evet %1 meyve içeriği olan da teknik olarak kendisine Meyve suyu etiketi yapıştırabiliyor.)
Bizim durumumuzda da, %60 badem oranlı, el yapımı, koruyucusuz, esanssız gerçek acıbadem, şeker, badem içeren ürünümüzün adı da “badem ezmesi”, başka bir firmanın fabrikada üretilmiş içine biraz badem konmuş ve yapımında yapay acıbadem esansı, glikoz şurubu kullanılmış ürünün adı da, “badem ezmesi”.
%70 kuvertür halis çikolatayla yapılmış seçme bademlerden derlenmiş lezzetimizi de, kimileri “bunda da badem ve çikolata var, falancada da” diyerek, fabrikasyon sütlü çikolatalı bademli draje ile karşılaştırabilirler.
Ama Züğürt Ağa’nın bıçağı gibi, fark esas fonksiyona gelince anlaşılır.
“Ucuz etin yahnisi”, “ucuz mal alacak kadar zengin değilim” gibi deyiş ve ifadeleri burada hatırlatmak istiyoruz.
Bu lezzetlerden biri sizi mutlu eder, ötekisinde ise sadece para harcadığınızla kalırsınız. Bizce sürekli vasat ürünü ucuza satın almaktansa, daha kaliteli ürünü daha az periyotla olsa da satınalmak daha doğru olandır.
Yazımızın sonuna geldik. Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle lezzetli günler,
ROYALMOND
(Kahve çekirdeği ile ilgili bir görüş paylaşımını şu linkte bulabilirsiniz. http://www.kahveler.net/kahve/586-turk-kahvesi-cekirdegi-hakkinda.html/)
Bu içerik, yaklaşık 1.5 saatte hazırlandı. Ortalama okuma süresi 4 dakika. Aynı yemek gibi değil mi?
🙂 Hazırlaması, yemesine kıyasla daima daha uzun sürüyor.